Gediz’de ve Türkiye Genelinde Borç Batağı Derinleşiyor: Faizler, Kredi Kartları ve Lüks Tüketim Kısacında Bir Toplum

Gediz’de ve Türkiye Genelinde Borç Batağı Derinleşiyor: Faizler, Kredi Kartları ve Lüks Tüketim Kısacında Bir Toplum

Son dönemde Türkiye’de ve Kütahya’nın Gediz ilçesinde borç yükünün altında ezilen birey sayısı giderek artıyor. Artan hayat pahalılığı, düşen alım gücü ve ekonomideki belirsizlikler, vatandaşı borçla yaşamaya zorlarken, yüksek faiz oranları, kontrolsüz kredi kartı kullanımı, lüks tüketim alışkanlıkları, kolay yoldan zengin olma arzusu ve kayıt dışı finansal kaynaklara yönelim gibi etkenler, borç sarmalını giderek derinleştiriyor.

Yüksek Faiz Oranları ve Geri Ödeme Zorlukları

Son aylarda yaşanan faiz artışları, özellikle ihtiyaç kredisi kullanan vatandaşları büyük zora soktu. Geri ödeme sürecinde yaşanan sıkıntılar, hane ekonomilerinde ciddi sarsıntılara yol açıyor. Aylık gelirinin büyük bölümünü borç ödemeye ayırmak zorunda kalan birçok kişi, temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çekiyor. Bu durum, Gediz’deki birçok ailenin de yaşadığı ortak bir sorun haline geldi.

Kredi Kartlarında Bilinçsiz Kullanım Tehlikesi

Kredi kartları, çoğu zaman geçici bir çözüm gibi görünse de, bilinçsiz kullanıldığında uzun vadede riskli bir borçlanma aracına dönüşebiliyor. Sadece asgari tutarı ödeyerek dönen borçlar, aylar içinde büyüyerek içinden çıkılamaz bir hâl alabiliyor. Birçok vatandaş, kart limitlerini doldurduktan sonra başka kartlara başvurarak bu döngüyü sürdürüyor, bu da borç yükünü katbekat artırıyor.

Lüks Tüketim: Gösteriş Uğruna Borçlanma

Tüketim kültürünün etkisiyle, gelir seviyesini aşan harcamalar toplumda giderek yaygınlaşıyor. Marka düşkünlüğü, son model teknolojik ürünler, pahalı kıyafetler ve gösterişli yaşam tarzına ayak uydurma çabası, kişileri lüks tüketim uğruna borçlanmaya itiyor. Özellikle sosyal medyada yayılan “mış gibi yaşama” baskısı, genç bireyler üzerinde ciddi bir finansal yük oluşturuyor.

Kolay Para Kazanma Arzusu ve Şans Oyunları Tuzağı

Ekonomik sıkışıklık içindeki bireyler, bazen çözümü kolay yoldan para kazanmakta arıyor. İnternette dolaşan “kısa sürede zengin olma” vaatleri dolandırıcılık riskini artırırken, şans oyunlarına yönelme de toplumun farklı kesimlerinde yaygınlaşıyor. Bu alışkanlıklar, gelirden daha fazla harcamayı teşvik ederek borçlanmayı körüklüyor ve çoğu zaman daha büyük kayıplarla sonuçlanıyor.

Kredi Kullanamayanlar Tefecilere Yöneliyor

Kredi sicili bozulmuş ve resmi finansal kurumlara erişim sağlayamayan bireyler, çareyi kayıt dışı yöntemlerde arıyor. Tefecilik olarak bilinen ve çoğu zaman yasa dışı yollarla işleyen bu yapılar, bireyleri fahiş faizlerle borçlandırarak daha büyük çıkmazlara sürüklüyor. Ödeme güçlüğü çeken borçlular, hem maddi hem de psikolojik olarak büyük baskı altına giriyor.

Psikolojik ve Sosyal Etkiler Derinleşiyor

Borç yükü, yalnızca mali bir sorun olmaktan çıkıp, aynı zamanda derin bir psikolojik ve sosyal probleme dönüşüyor. Sürekli borç stresi altında yaşayan bireylerde anksiyete, uyku bozukluğu, depresyon gibi rahatsızlıklar yaygınlaşıyor. Aile içinde gerginliklere, boşanmalara ve sosyal izolasyona kadar uzanan etkiler, borcun yalnızca bireysel değil, tüm toplumu ilgilendiren kritik bir mesele olduğunu gösteriyor.

Uzmanlar Uyarıyor: Finansal Okuryazarlık Şart

Ekonomistler ve psikologlar, bu borç sarmalından çıkış için bireysel farkındalığın artırılması gerektiğini vurguluyor. Gelir–gider dengesi kurmak, zorunlu ihtiyaçlar dışında yapılan harcamaları kontrol altına almak hayati önem taşıyor. Ayrıca toplumda finansal okuryazarlık eğitimlerinin yaygınlaştırılması, bireylerin sağlıklı ekonomik kararlar alabilmesi için kaçınılmaz bir gereklilik olarak öne çıkıyor.

Sonuç: Gelecek İçin Borçlanma Alışkanlıkları Gözden Geçirilmeli

Borç, hayatın içinde zaman zaman başvurulabilecek bir finansal araç olabilir. Ancak plansız borçlanma, kontrolsüz tüketim ve kısa vadeli rahatlama çabası, uzun vadeli mali ve ruhsal krizleri de beraberinde getirir. Toplum olarak borçlanma alışkanlıklarını gözden geçirmek, finansal davranışları yeniden yapılandırmak ve bilinçli tüketim alışkanlıkları edinmek, geleceğimiz açısından kaçınılmaz bir gereklilik hâline gelmiştir.

RECEP BAYSAL