Ege’nin Su Deposunda Tehlike Çanları: Murat Dağı Baraj, Maden ve Deprem Kıskacında!
Kütahya’nın Gediz ilçesinde bulunan ve Ege Bölgesi’nin can damarı sayılan Murat Dağı, çok yönlü bir tehditle karşı karşıya. Bir yandan Gediz Ovası’nı beslemek amacıyla devasa bir Murat Dağı Barajı inşa edilirken, diğer yandan altın ve antimon madenleri ile taş ocakları hızla genişliyor. Uzmanlar, birinci derece deprem kuşağında yer alan bu bölgedeki yapılaşmanın büyük bir çevre felaketine davetiye çıkardığı konusunda uyarılarda bulunuyor.
Murat Dağı Barajı: Nimet mi, Felaket Habercisi mi?
Devlet Su İşleri (DSİ) verilerine göre Murat Dağı’na yapılan proje, 13 milyon metreküp su depolayacak tam teşekküllü bir baraj. Bu barajla Gediz Ovası’nda yaklaşık 31-32 bin dekar arazinin sulanması, yer altı sularının desteklenmesi ve köylerin içme suyu kaynaklarının korunması hedefleniyor. Ancak uzmanlar, bu kritik su deposunun çevresine yayılmak istenen altın madenleri (siyanür liçi yöntemiyle), antimon ocakları (arsenik ve ağır metaller) ve taş ocaklarının (erozyon ve heyelan riski) bir araya geldiğinde bölgeyi geri dönülmez bir çevre felaketiyle baş başa bırakabileceğine dikkat çekiyor. Temiz su sağlamak için yapılan barajın, yanlış planlama yüzünden zehir deposuna dönüşme riski taşıdığı belirtiliyor.
Deprem Bölgesinde “Üçlü Tehdit”: Siyanürlü Atık Havuzları Alarm Veriyor
Gediz, Murat Dağı ve Akdağ’ın birinci derece deprem kuşağında yer alması, bölgedeki riski katlıyor. Uzmanlar, olası bir depremde siyanürlü atık havuzları, antimon atık barajları ve taş ocaklarının şevlerinin çatlayabileceği konusunda ciddi uyarılarda bulunuyor. Böyle bir durumda, milyonlarca metreküp baraj suyunun bu zehirli maddeleri ovaya yayabileceği, tarım arazilerinin, içme suyu kaynaklarının ve yer altı su yataklarının ağır metaller ve toksik kimyasallarla geri dönüşsüz biçimde kirlenebileceği vurgulanıyor.
Madenlerin Karanlık Yüzü: Siyanür, Arsenik ve Tahribat
Dünyadaki benzer felaketler (Tisza Nehri Felaketi, Macaristan Ajka, Çernobil, Exxon Valdez) “Bir çevre hatası bin yıl sürer!” gerçeğini acı bir şekilde ortaya koyuyor.
Gedizlilerden Yetkililere Çağrı: “Toprağı, Suyu Yaşatalım!”
Gedizli çiftçiler, çevre dernekleri ve uzmanlar, “Altın için siyanürle suyu kirletirsek, antimonla arsenik saçar, taş ocağıyla da dağları parçalarsak barajın temiz suyu ne işe yarar? Deprem bölgesinde bu kadar risk bir arada olamaz. Gediz Ovası binlerce yıldır insanı yaşatıyor. Biz de toprağı, suyu yaşatalım” diyerek yetkililere sesleniyor.
Çözüm Önerileri: Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin
Bölgedeki tehlikelerin bertaraf edilmesi ve sürdürülebilir bir gelecek için şu çözüm önerileri sunuluyor: Bu kapsamda Çoklu projeler (baraj + maden + taş ocağı) birlikte değerlendirilerek ÇED raporları yeniden hazırlanmalı. Deprem riski dikkate alınarak baraj havzası mutlak koruma altına alınmalı. Alternatif gelir modelleri (organik tarım, arıcılık, ekoturizm) desteklenmeli. Yerel halk, bilim insanları ve çevre STK’ları karar süreçlerine dahil edilmeli. Gediz Ovası, Murat Dağı ve Akdağ, Türkiye’nin temiz su ve tarım güvenliği için korunmalı.
Gediz’in bu kritik durumu, Türkiye’nin doğal kaynaklarını koruma ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini yeniden gözden geçirme gerekliliğini ortaya koyuyor. Yetkililerin bu çağrıya kulak vermesi ve acilen önlem alması, sadece Gediz’in değil, tüm Ege Bölgesi’nin geleceği için hayati önem taşıyor.
RECEP BAYSAL